Hakkımızda

HER ŞEY SEVMEKLE BAŞLAR. İŞTE O ZAMAN, TAM OLMASI GEREKTİĞİ GİBİ GELİŞİR VE OLGUNLAŞIR. DÖNGÜ BÖYLECE SÜRÜP GİDER…

Yıl 2021 oldukça farklı bir zaman dilimi yaşıyoruz ve etkilerinin daha ne kadar süreceğini bilemiyoruz. Ama insanlar her türlü zorlukla başa çıkabilme yeteneği ile donatılmışlar ve başaracağız! Uzun süredir web sayfamızı yenilemeye fırsatım olmamıştı. Zaman ne kadar çabuk geçmiş. Birkaç yıl önce yazdıklarımı okudum ve şimdilerde ilaveten daha pek çok bilginin ruhumu ve aklımı doldurduğumu hissediyorum. Eğitim hayatım öğrendiklerim ardından ticari geçmişim ve bugün yapmakta olduğum ‘çiftçilik’! Ardıma dönüp baktığımda yaşadığım en son dönemin benim için gerçek bir dönüşüm olduğunu her geçen gün daha iyi anlıyorum ve şükür ediyorum. Bu dünyada olmanın bir amacı var mutlaka.Bunu herkes kendine sorabilmeli diyorum.Artık varlığımın sebebini, içinde yaşadığım ortamdaki durumları, olayları, karşılaştığım insanları, dostlarımı ya da birbirimizi anlamakta güçlük çektiğimiz kişileri tek tek düşünüyorum ve her birini anlamlandırmaya dahası anlamaya çalışıyorum.

 Mário Raul de Morais Andrade’nin ‘Olgunluğun Kıymetli Zamanı’’ isimli şiiri aklıma geldi. İlk mısrasın da şöyle diyor;

Bir şekerleme paketi kazanmış küçük bir çocuk gibi yılları büyük bir zevkle ve iştahla yedim, ama azalmaya başladıklarını hissedince artık teker teker, tadını çıkararak yiyorum.

Ve en son mısra ya geldiğinde şöyle bitirmekte;

Amacım, sevdiklerim ve vicdanımla barış içinde ve huzurla dolu olmaktır.

Umarım sizin için de aynısı olur, çünkü her hâlükarda yaşlanacaksınız..

Her zaman herkese sevgi ve saygılarımla,

Arzu Duran (2020)

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                              

ÇİFTLİĞİMİZ

Çiftliğimizi 2014 yılında İstanbul’un tarihi ilçesi Çatalca’ya bağlı İhsaniye köyünde faaliyete geçirmiş bulunmaktayım. Başlangıçta yalnızca hobi amacıyla başladığım bu iş, Biyodinamik Tarımı tanımam sonucu bir tutkuya dönüştü.

Çiftliğim köyün yaklaşık 2 km dışında, kesif bir meşe ormanın içinde ve yoldan oldukça uzak bir konumdadır. İlk aldığımda uzun süreler işlenmemiş, içi patates büyüklüğünde taşlarla dolu bir arazi parçası idi. Bir işi başarmak ve sonuca ulaştırmak için inancım, asla hırs değil ama sevgi, sevmek olmuştur. Bu araziye geldiğim ilk anda, buranın ömrüm boyunca olmak istediğim yer olduğunu anlamıştım. Hektarlarca büyüklükte olmamasına rağmen, bu toprak parçasının yaşamımı bu denli etkileyeceğini de düşünmemiştim aslında. İlk kurduğum küçük serada ilaçsız yetiştirdiğim harika çilekler, ardından komik şekilli domatesler ve biberler! Her şey çocukluğumdaki gibiydi. Bakıp da hayal kuracak ve gülümsetecek çok şey olmaya başlamıştı. Sonra organik tarım yapabilir miyim diye düşündüm. 2015 yılında Biyodinamik tarıma başlamama ve bugünkü noktaya ulaşmamızı sağlayan Demeter firmasının tecrübeli danışmanı Sn.Hans Supenkaemper ile tanıştım. Garip ama zaman içinde insanın yaptığı birçok şeyin tesadüften ibaret olmadığını yine bu çalışmalar sırasında fark ettim. Edebi boyutta ifade etmek gerekirse, biyodinamik  tarıma başlamak benim için cevizin yeşil kabuğunu soyarak, hakikati arama yolunda atılmış bir adım gibi oldu!

Oldukça hızlı bir şekilde seralarımı kurdum. Arazileri nasıl taşlardan kurtarabilirim diye kara kara düşündüm. Yıllar yılı işlenmemiş kıraç bir topraktı önümde duran. Sorun etmedim ama hiç de kolay olmadı. Başarılar ve başarısızlıklar birbirini izledi. Tabii ne suyun, ne yolun, ne de elektriğin olmadığı bir yerle uğraşmak kolay değildi; ancak hiç pes etmedim! Toprağı tanımak ve ıslah etmek için elimden ne geliyorsa yaptım, sanki toprak beni duydu ve çok şükür cevapsız bırakmadı! Ve başarı geldikçe çok mutlu oldum. Artık cevizin kara sert kabuğunuda kırmıştım!

Sırasıyla Biyodinamik preparat evimi, koyun ağılını yaptım. Ardından Demeter danışmanımın 2016 yılında projelendirdiği, Demeter standartlarına uygun inek ve sığırların yaz-kış dışarıda kalarak yaşamlarını sürdürdükleri havadar ahırları yaptık. Ve hemen ardından tavuklarımızın yalnızca akşamları içeriye girerek konakladıkları hayvan refahını ön planda tutan standartlara uygun kümeslerimizi bitirdik. Dört bir yanında bahçelere açılan kapılar mevcut, içerisi son derece ferah… Dışarısındaki alanı nöbetleşe ekim yaparak kullandığımız dört ayrı bahçeye böldük. Tavuklar, gün boyunca diledikleri gibi özgürce dolaşabilmektedirler. 

 Ve nihayet  çevremdeki insanların hayvanların kışın dışarıda dayanamayacaklarına dair inançlarını yıkmayı başardım! Her canlı doğaya uygun kusursuz bir şekilde yaratılmıştır, aykırı olan hiçbir şey yoktur. Her şey bu kadar mükemmel yaratılmışken, biz de onlar için ne gerekiyorsa yapmalıyız. Unutmayalım kapalı ve havasız ortamda yaşayan ve doğada gezerek, güneş ışınlarından faydalanarak beslenemeyen, aksine Gdo’lu ya da hibrit tohumlardan yetiştirilmiş otlarla ya da tahıllarla beslenen, kapalı ortamlarda yetiştirilen hiçbir canlı doğasına uygun olarak gelişemez ve neticede insan bünyesi için uygun ve faydalı  maddeleri de aktarması maalesef ki mümkün değildir.

 

Bizim üretimimiz  ‘Mevsiminde Tarım’ ilkesine dayanmaktadır.  İklim koşullarımız izin verdiği sürece, meyve ve sebze üretimimiz devam etmektedir. Arazimizde elma ağırlıklı meyve ağaçlarımız bulunmaktadır. Şu bilgiyi vermeden de geçemeyeceğim; bir zamanlar Çatalca’da elma festivalleri yapılırmış. Bunun yanı sıra, ineklerimizden sağdığımız sütü bazen kefir, yoğurt ve lor yapmak için kullanıyoruz. Nazlı tavuklarımızın yumurtalarını da söylemeyi unutmamalıyım!

Arılarıma gelirsek; Ukrayna’da biyodinamik tarım yapan bir arkadaşım, çiftliğimi ziyareti esnasında tıpkı kendisinde mevcut olan ve oralarda yaygın olarak kullanılan bir arı terapi evi yaptı. Çok ilginç! Tamamen çam ahşabı kullanarak yaptığı bu evin içine girdiğinizde içinize ferahlık veren yoğun bir çam kokusu alıyorsunuz. Karşılıklı duran iki platformun altında arı kovanları bulunmaktadır. Düzeneğe uzandığınızda arıların yoğun vibrasyonunu hissediyorsunuz. Alt katta da bal yapımı devam etmektedir. Denemeniz şart.

 

Tohumlama, ekim, dikim, hasat, transplantasyon ve preparat uygulamalarını ayın hareketlerine göre yapmaktayız. Bu amaçla da her yıl değişen Maria Thun takvimini kullanmaktayız. Doğru zamanda yaptığımız uygulamalar sayesinde haşere ve hastalıklarla bitkisel yöntemler kullanarak başa çıkabilmekteyiz.

Bu farklı yapıyı bize kazandırdığı için Ukraynalı çiftçi ve bilgisayar mühendisi dostumuz Sergey Chorna’ya selam olsun!

‘’Biyodinamik tarım, bir çiftliğin bünyesinde ürettiklerini dönüştürerek ve dışarıdan minimum oranda girdi alarak kendine yeter şekilde devamlılığını hedefleyen eski bir tarım kültürüdür.’’ Çiftliğimiz bünyesinde ürettiğimiz her şey, sevgi ve emekle büyümektedir. Biyodinamik tarım ürünleri, tüm dünyada Demeter markasıyla satılmaktadır. 2019 yılında Demeter Sertifikamızı alarak ürünlerimizi ilk kez Türkiye pazarında bu marka ile pazarlama sürecini başlattık. Doğrudan çiftliğimizden servis yaparak iklimimizin el verdiği koşullarda yetiştirebildiğimiz ürünlerimizi İstanbul çevresine ulaştırmaktayız. Bizim için öncelik; insanlarımızın ne ile beslendiklerini farkında olmalarını sağlayabilmek.

İki yıl önce hayvanlarımızın doğru şekilde beslenmelerini sağlayabilmek üzere yalnızca tahıl ve ot yetiştirdiğimiz ve şimdilerde Demeter dönüşümünde olan ikinci bir çiftlik kurmuş bulunmaktayız. Biyodinamik Tarımın kurucusu Rudolf Steiner ‘’Bir çiftlik ancak kendi kendine yeten bağımsız bir varlık, özgün bir işletme olarak değerlendirildiğinde, tam anlamıyla, benliğini bulmuş, özüne kavuşmuş demektir.’’ Şeklinde tanımladığı kendi kendine yeten bir üretim sistemi hedeflemekteyiz.

2018 yılının son aylarına ulaştığımızda artık biyodinamik tarımın ülkemizde daha fazla tanınması gerektiği konusunun daha ciddi boyutlarda ele alınması gerektiğini düşünmeye başlamıştım. Dolayısıyla Türkiye de biyodinamik ve organik tarım yapan büyük ana şirketler, çiftçiler, sertifikasyon kuruluşları, üniversiteler, öğrenciler, meraklılar, doğa severler ve kardeş kuruluşlarımız Waldorf okullarının da içinde yer aldığı ‘’ Demeter Biyodinamik Tarım Derneğini’ kurduk. Küçük adımlarla ama hızlı bir şekilde gelişmeye devam ediyoruz. 2020 yılının bahar aylarında Goetheanum da merkezli Biodynamic Birlik ve  Demeter International birleşerek yeni bir oluşuma ’federasyona’ imza attı. Ardından Demeter International’e üyelikleri olan tüm birlikler ve dernekler gelişimlerine uygun bir değerlendirilmeye tabi tutularak federasyona üyelik için davet edildiler. Demeter Türkiye derneğimizde bu oluşumun içinde yer alma başarısını gösterdi. ‘’Gelecek için Tarım’’ bizim mottomuz olarak yeni nesiller için bir ışık olacağından hiç şüphemiz yok!

www.demeter-türkiye web sitemizden dernek üyeliği dahil pek çok konuda güncel gelişmeleri izleyebilirsiniz.

Gelişmelerimiz bunula da kalmadı. 2019 yılı sonunda çiftliğimiz bünyesinde biyodinamik tarım eğitimleri vermeye başladığımız ‘Rumi Center’ ı açmış bulunmaktayız. Yılın belli dönemlerinde pratik ve teorik çalışmalar yaparak, Rudolf Steiner ‘Antropozofi’ üzerine yazılarını inceleyerek herkese açık bir dizi eğitimler gerçekleştirmekteyiz. Demeter Danışmanımız ve partnerimiz Hans Supenkaemper’in denetiminde dünya’nın farklı bölgelerinden gelen diğer biyodinamik danışmanlarla birlikte, yetkili biyodinamik tarım danışmanı olarak kendimde dahil olduğu kurslar düzenlemekteyiz. Bu kurslara yurtdışından katılımların başlaması bize heyecan vermekte. Ancak Covid süresince bu kurslara ara vermiş bulunmaktayız.

‘KALBİMİZ EĞİTMEDEN, AKLIMIZI EĞİTMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL’ inancıyla biyodinamik tarım felsefemizin temeli ‘TOPAKLARIMIZI KORUYARAK VE İYİLEŞTİREREK BÜYÜME AŞKI İLE SİZLERİDE ARAMIZA BEKLİYORUZ.’’

Sağlıkla kalınız.

Arzu Duran